Antalya, geçtiğimiz günlerde 45 dakikalık bir dolu felaketi ile sarsıldı. Aniden bastıran şiddetli yağmurun ardından gelen dolu, özellikle tarım alanları ve yerleşim yerlerinde büyük tahribat yarattı. Olay sırasında sokaklarda yaşanan panik, vatandaşların gözyaşlarıyla dolu anılar bırakmasına neden oldu. Bu doğal afette yaşananları ve sonuçlarını, tanıkları ve uzmanları dinleyerek derledik.
31 Ekim günü Antalya'nın bazı bölgelerinde aniden bastıran şiddetli yağmur, ardında dolu da getirdi. Dolu yağışı, birçok yerde korku dolu anların yaşanmasına sebep oldu. Vatandaşların sokaklardan kaçıştığı sırada bazıları, arabalarını ve evlerini korumaya çalıştı. Sadece 45 dakika süren dolu yağışı, tarım alanlarında büyük kayıplara yol açtı. Bu doğal felaketin ardından, çiftçiler ve yerel esnaf, yaşadıkları maddi zararı telafi etmenin yollarını aramaya başladı.
Dolu yağışı, özellikle seracılık yapan çiftçilerin ürünlerini ağır şekilde etkiledi. Yıllarca emek harcayarak büyüttükleri ürünler, dolunun etkisiyle büyük ölçüde zarar gördü. Antalya Ziraat Odası Başkanı, felaketin ardından yaptığı basın açıklamasında, “45 dakika içerisinde yaşanan bu olay, birçok çiftçimizin hayallerini suya düşürdü. Ürünlerimiz tıpkı birer buz kütlesi gibi yıkıldı.” ifadelerini kullandı. Dolu tanelerinin büyüklüğü kimi yerlerde ceviz boyutunu bulması, birçok yerleşim alanında camların kırılmasına ve araçların hasar görmesine yol açtı.
Dolu felaketinin gerçekleştiği sırada sokakta bulunan vatandaşlar, yaşadıkları deneyimleri gözyaşlarıyla anlattı. Şehrin merkezinde işe gitmek üzere yola çıkan Ayşe Hanım, “Bir anda yağmur başladı, peşinden dolu yağmaya başladı. Ne yapacağımı bilemedim.” diyerek o anki panik havasını ifade etti. Bir başka vatandaş ise, “Bütün alışverişimizi yaptık, evimize dönecektik ama dolu yağmaya başlayınca ne yapacağımızı şaşırdık. Aracımın camı kırıldı, bunu nasıl karşılayacağımı bilmiyorum.” şeklinde duygularını aktardı.
Felaketten sonra bölge, büyük bir temizleme çalışmasıyla kuşatıldı. Belediye ekipleri, hasar tespit çalışmaları başlattı ve mağdur olan çiftçilerin taleplerini dinlemeye başladı. Çiftçilerin yaşadığı kayıpların yanı sıra, kentsel alanlarda da büyük bir temizlik seferberliği başlatıldı. Tarım ve Orman Bakanı, Antalya’daki zarar tespit çalışmaları dahilinde, devletin çiftçilere destek olacağını duyurdu. Bu desteklerin ne kadar etkili olacağı ise şimdilik merak konusu.
Bu tür doğal afetlerin etkisi, sadece tarım alanlarıyla sınırlı kalmıyor. Psikolojik etkileri, yaşanan korkunun ardından bireyler üzerinde uzun süreli izler bırakabiliyor. Uzmanlara göre, ani doğal olaylar insanları derinden sarsabilir ve yaşam standartlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu durumda, Antalya gibi turistik bölgelerin de yaşadığı kayıplar, şehrin genel ekonomisine etki edebilir.
Sonuç itibarıyla, Antalya’daki bu dolu felaketi, sadece kısa bir süre içinde yaşanan olaylar bütünü değil; aynı zamanda çiftçilerin, esnafın ve her bir bireyin hayatındaki belirsizliklerin somut bir örneği oldu. O gün yaşananlar, hem hafızalara kazınacak hem de Antalya'nın doğal afetlere karşı ne kadar hazırlıklı olduğunu sorgulatan bir durum haline geldi. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için şehirdeki altyapının güçlendirilmesine yönelik adımlar atılması, hem kamu hem de özel sektör tarafından zorunlu hale geliyor.