Geçtiğimiz günlerde şehrin kalbinde, merak uyandıran bir olay yaşandı. Yaşlı bir dede, torunlarıyla birlikte tahliye kararını protesto etmek için sokağa çıktı. Aile, yaşadıkları evin kendilerine ait oldugunu savunarak tahliyeye karşı çıkıyor. "Evimizden çıkarılmak istemiyoruz!" diyen dede ve torunlarının eylemi çevredeki vatandaşların ilgisini çekti. Eylem, sosyal medyada hızla yayılarak geniş bir kitleye ulaştı. Peki, bu olayın arka planında neler yaşanıyor?
Dede Ali Yılmaz, 75 yaşında ve 50 yıldır aynı evde yaşıyor. Evinin geçmişi, onun gençliğine dayanıyor. Ali Yılmaz, yıllar boyunca bu evde ailesiyle birlikte mutluluklar yaşadığını, aynı zamanda birçok zorluğa da göğüs gerdiğini belirtiyor. Ancak, son zamanlarda dede ve torunlarına yönelen tahliye tehdidi, onların hayatını altüst etti. Aile, üzerinde yaşadıkları evdeki anıların kıymetini vurgularken, bu tür bir olayın mağdurlarını yaşadıkları acılara dair farkındalık oluşturmak istiyorlar. Dede, torunlarıyla birlikte gerçekleştirdikleri eylemde, "Evimiz, anılarımız ve geçmişimiz burada. Bizi buradan atamazlar!" diyerek duygularını ifade etti.
Tahliye kararı, aile için büyük bir belirsizlik ve korkunun habercisi oldu. Ailenin karşı karşıya kaldığı mahkeme süreci, pek çok insanın yanına kar kaldığı bir durum olarak öne çıkıyor. Ne yazık ki, bazı mülk sahipleri, kira sözleşmelerinin sona ermesini bahane ederek kiracılarına yönelik bu tür tahliye işlemleri başlatabiliyor. Dede Yılmaz, “Biz burayı sadece bir ev değil, hayatımızın merkezi olarak görüyoruz. Burada eşimle birlikte kurduğumuz bir yuva var. Oğullarımız ve torunlarımız burada büyüdü. Şimdi, bir avuç kağıt için bu mutluluğun elimizden alınmasını istemiyoruz.” diyor. Mahkeme sürecinde yaşanan bu olay, toplumda emlak mülklerine dair hakların sorgulanmasına yol açıyor.
Öte yandan, dede ve torunlarının eylemi, sosyal medyada büyük bir yankı uyandırdı. Olaya dair paylaşımlar, #TahliyeHayır etiketi ile geniş bir kitle tarafından desteklendi. İnsanlar, dede ve torunlarına çeşitli şekillerde destek vermek için harekete geçti. Eylem sırasında, çevredeki vatandaşlar da aileye katılarak onlarla birlikte tepki gösterdi. Dede ve torunlarının bu dik duruşu, sadece kendi durumlarını değil, birçok benzer durumda kalan ailelerin de sesini duyurmasına vesile oldu.
Ailenin yaşadığı bu durumu daha fazla insanın duymasıyla birlikte, yerel sivil toplum kuruluşları ve hak savunucuları da olaya el attı. “Bu tür durumlarda, insanların kendilerini savunma hakkına sahip olduğunu unutmamak lazım,” diyen bir hak savunucusu, adaletin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini vurguluyor. Eylem, sadece bir protesto değil, aynı zamanda toplumun adalet anlayışını yeniden sorgulamasına vesile oldu. Sonuç olarak, dede ve torunları yaptıkları eylemle, haklarını savunmanın yanı sıra, aynı zamanda dayanışmanın ne demek olduğunu da gösterdiler.
Ali Yılmaz ve torunları, mahkeme duruşmasına katılarak yalnız olmadıklarını bir kez daha herkese hatırlatmaktalar. Gerçekleşecek olan duruşmanın tarihi henüz kesinleşmedi, ancak aile, haklarını aramaktan vazgeçmeyeceklerini ifade ediyorlar. “Eğer biz pes edersek, bu sadece bizim değil, diğer insanların da haklarının ihlal edilmesi anlamına gelir. Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz!” diyen Ali Yılmaz, yaşadığı evi bırakmak istemediğini belirtiyor.
Sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda belirsizlik devam ederken, ailelerinden başka destekçilerinin de yanında olmasıyla, bu olay bir mücadele hikayesinin başlangıcı olabilir. Dede ve torunları, yalnızca evlerini değil, aynı zamanda toplumsal adaletin sağlanması için verdikleri bu mücadelenin simgesi olmaya aday. Herkese örnek olabilecek güçte olan bu ailenin yaşadığı süreç, emlakçıların ve mülk sahiplerinin, kiracı haklarına yaklaşımını da sorgulamaya açıyor. Dede ve torunlarından gelecek haberler ise, kamuoyunun gözünde büyük bir merak uyandırıyor.