Yenidoğan’da meydana gelen trajik olayla ilgili görülen davada, sanıklardan peş peşe gelen itiraflar, davanın seyrini kökten değiştirdi. İstanbul’da bir apartmanda yaşanan yenidoğan bebek ölümüyle ilgili dava, izleyiciler ve mağdur aile için oldukça sarsıcı gelişmelere sahne oluyor. Sanıkların mahkeme salonunda yaptığı itiraflar, olayın arka planında yaşanan korkunç gerçekleri gün yüzüne çıkarırken, olayın karmaşıklığını da gözler önüne seriyor. Her yeni ifade, olayın daha önce bilinmeyen ayrıntılarını ortaya koyuyor.
Mahkeme salonunda ifade veren sanıklar, olayın başlangıcından itibaren ihmaller ve kasıtlı eylemler olduğunu kabul etmeye başladı. İlk itiraf, olayın baş zanlısı olan ve bebeği hastaneye götürmekten kaçındığı iddia edilen A.Ö.'den geldi. A.Ö., bebeğin sağlık sorunlarını fark ettiğini ancak durumu ciddiye almadığını ve hastaneye gitmek yerine evde müdahaleye çalıştığını ifade etti. Bu ihmalkar davranışın, yenidoğan bebeğin durumunun hızla kötüleşmesine yol açtığı ve ölümle sonuçlandığı iddia ediliyor.
Duruşmada tanık olarak dinlenen diğer sanık B.K. ise, A.Ö.'nün bebekle ilgili sağlık problemlerini defalarca göz ardı ettiğini ve çevredeki insanların bebeğin hastaneye götürülmesi gerektiği yönündeki uyarılarını hiçe saydığını belirtti. B.K.'nin bu ifadesi, olayın çevresel tanıkları tarafından yapılan açıklamaları da doğrular nitelikteydi. Ayrıca, sanıklardan biri olan E.Y., bebeğin durumunun kötüleşmesinden sonra A.Ö.’nün kendisini suçladığını ve bu yüzden olayla ilgili sessiz kalmayı tercih ettiğini söyledi. E.Y.'nin bu itirafı, sanıkların kendi aralarındaki suç ortaklığını ve olayın üstünün örtülmeye çalışıldığını da açığa çıkardı.
Davaya bakan mahkeme heyeti, sanıklardan gelen itirafları dikkatle değerlendirirken, duruşma salonunda zaman zaman gergin anlar yaşandı. İtirafların ardından, savcılık makamı sanıkların olayın başından itibaren kasıtlı ihmalleri olduğunu ve bu ihmallerin bebek için ölümcül sonuçlar doğurduğunu belirterek cezalandırılmalarını talep etti. Özellikle sanıkların birbirlerini suçlamaları ve sorumluluktan kaçmaya çalışmaları, mahkeme heyeti tarafından dikkatle değerlendirildi ve olayın aydınlatılmasında önemli bir rol oynadı.
Olayın mağduru olan bebeğin ailesi ise, duruşma boyunca gözyaşlarına hakim olamadı. Mahkeme salonunda yaşanan bu acı verici itiraflar, aile için olayın yeniden canlanmasına ve büyük bir acı yaşamasına sebep oldu. Ailenin avukatı, bu ihmallerin ve ihmalkar davranışların yenidoğan bir bebeğin hayatına mal olmasının kabul edilemez olduğunu belirtti ve sanıkların en ağır cezayı alması gerektiğini savundu. Avukat, davanın örnek teşkil etmesi gerektiğini ve bu tür ihmalkar davranışların başka hayatlara mal olmaması adına yargının kararlı bir duruş sergilemesini talep etti.
Sonuç olarak, Yenidoğan davasında art arda gelen itiraflar, olayın ne denli karmaşık ve ihmalkar bir süreçten geçtiğini ortaya koyuyor. Mahkemede yaşanan gelişmeler, sanıkların sorumluluklarını kabul etmeleri ve olayın ayrıntılarını gün yüzüne çıkarmaları açısından büyük önem taşıyor. Bu trajik olayda yaşanan ihmalkar davranışların cezasız kalmaması ve adaletin yerini bulması, toplumda benzer vakaların önüne geçilmesi için de kritik önem arz ediyor. Mahkeme heyetinin, sanıklara yönelik nihai kararını önümüzdeki duruşmalarda açıklaması bekleniyor.